<$BlogItemBody$>
(HİKAYE)
Veli Davut
Doğu Türkistanlı Yazar
Editör: Gerçi edebiyatımızda bir çok nadir eserler meydana geliyor olsa bile, yaşam ritminin hızlanması ve diğer çeşitli sebeplerden dolayı, okurlar bu eserleri zamanında okuyamaz yada eserlerin yayınlandığı gazete, dergileri bulmakta zorlanır hale geldi. kısacası, İyi eser kendi okuyucusunu, okuyucu da istediği eseri bulamayan olaylar zaman zaman ortaya çıkmıyor değil. Onun için bu tür olayların önüne geçerek, edebiyatımızın daha da ilerlemesine katkıda bulunmak için bu dergiyi çıkartmış bulunuyoruz.
Bu dergide, Uygurca (ayrım yapılmadan) yayınlanıp okuyucular arasında güçlü fikir tartışması yaratan, belli bir bedii ve sosyal değeri olan, çağ atlamış eserler (tercüme edilen eserleri kapsamaz) ve bu eserler hakkındaki eleştirici makaleler eklenerek çok yakında yayınlanacaktır. Yayınlanacak eselere tür, üslup ve içerik bakımından her hangi bir kısıtlama yapılmayacaktır.
Bu dergi hepimizin dergisidir! Onun için bütün gazete ve dergilerde çalışan muharrir, mesul eleştirmenler, araştırmacılar, kitabın yazarları ve sanatı seven bütün okuyucuların beğendikleri yada okudukları eserler hakkında fikir ve taleplerini bize göndererek, dergimizin editörlüğüne yardımcı olmalarını, böylece edebiyatımızın gelişmesi için katkıda bulunmalarını ümit ederiz.
Göçebe halkın yaşadıkları dağların birinde ortaya çıkan yırtıcı bir hayvan, avcılıkla geçinen dağlılar için tehlike oluşturmaya başladı. Gündüzleri ruh gibi kimsenin gözüne görünmeyen bu hayvan, geceleyin insanların dikkat etmediği zamanda orta çıkıp, güçlü pençeleriyle sayısız hayvanı telef etti bütün dağı korku sardı. “Can vücuttan çıkmadıkça, mal dünya değin şey yine bulunur” diye düşünen dağ sakinleri, yırtıcı hayvanın istediği gibi dolaşmasına izin verdi.
Günlerin birinde yurt ağasının önünde diz çöken yaşlı köle
Bana özgürlük vermeye söz verirsen, ben o yırtıcı hayvanı ortadan kaldırırım dedi.
Bu sözden gözleri yarı yumulan ağa, yıllardır ayakları altında çalışan bu yaşlı kölesine,
sanki karşısına ilk defa çıkıyor gibi dikkatle baktı.
vay canına…! Aklını başına topla ihtiyar., diyen ağa, kölesine baştan ayağa bakarken.
Bana özgürlüğümü geri vermeye söz ver….
O yırtıcı hayvanı 12 dağın en iyi avcılarının da yok edemediğinden haberin var mı?
Haberim var.
O hayvanın kaç kişi’yi öldürdüğünü biliyor musun?
Biliyorum.
Şimdi iyi düşün, sen kendini ne sanıyorsun?
….
…. Hım, yırtıcı hayvan seni parçalara ayırır.
Yaşlı köle yalvarır bakışlarla ağasına baktı.
öyle olduğunda beni hür insanlar gibi toprağa göm.
Artık işe yaramaz hale gelen bu yaşlı kölenin ısrarlarından hiçbir şey anlamayan ağa
sinirlenmeye başladı.
Tamam, ben senin o yaşlı vücuduna özgürlüğünü vermiş olayım, gücünden kalmış
bu halinle kendine bakabilir misin? Benden alacağın özgürlüğünü Yemek yerine yiyebilir misin? Sen özgürlüğü ne yapmayı düşünüyorsun?
Yaşlı adam sesini çıkarmadı. Ağa ise oturduğu yerde kıpırdamadan kölesinin vereceği
cevabı bekledi.
bana anlatsana, sen o yırtıcı hayvana gücünle mi yoksa hilelerinle kuracağın
tuzaklarla mı yok etmeyi düşünüyorsun?
….
Yada o zayıf ellerine yumruklayarak mı öldüreceksin?
….
Sen yer yüzündeki efsanevi kimse, gökteki ölümsüz pehlivan yada sihirli
büyücülerden misin?!
Özgürlüğüm içi bana söz ver. Çok fazla ….
Sinirden boğulur hale gelen ağa elini sallayarak bağırdı:
Git, eceline doğru git. İnatçı keçi…. Pehlivanlar pehlivanı. Eğer sen o hayvanın
bir tane tüyünden getirebilirsen ben seni özgür bırakırım.
Yurdun ağası, yaşlı kölenin kır saçlarına, zorlu geçen yetmiş beş yılın sayısız iz bıraktığı
zayıf yüzüne uzun süre dikkatlice baktı. Yaşlı adamdaki ciddiyeti ve temkinli bakışları gören ağa’da yavaş yavaş: onun ağarmış başındaki akıl benimkinden fazladır, diye düşünmeye başladı.
eğer dediğin şeyi yapabilirsen, ben sana özgürlüğünle beraber, bir ahırdaki hayvanlarımın tamamını hediye edeceğim, dedi.
Vahşi yırtıcı hayvanın karnını doyurmak için dışarıya çıktığı zamanı fırsan bilen
yaşlı adam, hayvanın kaldığı mağaranın önüne gelebildi. Bütün hazırlıklarını bitirdikten sonra mağaranın içinde saklanan hayvanın yavrusunu yakalayıp, başına gelebilecek tehlikelere rağmen mağaranın girişinde hayvanın dönmesini beklemeye başladı….
Fazla geçmeden, ağzında henüz kanı donmamış bir parça etle hayvan çıkageldi. Kendi yavrusunu elinde tutup duran adamı görünce şaşırdı, hatta korkar gibi geriye birkaç adım attı. Ama göz kırpması gibi kısa bir zaman içinde tüyleri diken kesilen hayvanın gözleri ateş gibi parlamaya başladı. Keskin dişleri arasındaki eti fırlatıp atan hayvan, mızrak gibi keskin dişlerini yaşlı adama gösterip çok yüksek bir sesle kükredi. Yaşlı adamda hemen ayağa kalkıp, yırtıcıdan da yüksek bir sesle bağırdı ve elindeki hayvanın yavrusunu başından yükseğe kaldırıp çok sert bir şekilde yere vurdu. İnsanın kulağını sağır eder bir şekilde inleyen yavru hayvan kısa bir süre içinde öldü. Yavrusunu ölmesiyle çığlına dönüp daha da yırtıcı bir hale gelen hayvan bütün hızı ve gücüyle yaşlı adamın üstüne kendini atarken, yaşlı adam hızlı bir şekilde geri dönüp kendini yabanı otların arasına attı. Yayvanın çıkardığı korkunç ses bütün dağa taşı yerinden oynattı. Karanlık çalılar arasından çıkan öldürücü çelik mızrak, hayvanın göğsünden girip sırtını delip çıktı. Bu acıyla inleyenyip yerde yuvarlanmaya başlayan hayvan, mızrağın ucunu keskin dişleriyle param parça etti ve son gücüyle ayağa kalkıp, çalılar içinde saklanan yaşlı adadım üstüne kendini attı….
…. Yaşlı köle kendine çok zor gelebildi ve gözünü yavaş yavaş açıp, kendisinden fazla uzak olmayan yerde, kaya taşlarını andırır şekilde kanlar içinde yatan hayvanı gördü. İşte o zaman gözlerini emin olmuş bir şekilde kapattı. Dudaklarına tebessüm gelen yaşlı adam fazla geçmeden öylece uzanıp kaldı.
- Osmanlı’nın Uzak Doğu Müslümanlarına yardımı
- İyilik İçin Söylenen Yalan
- Yapılan iyilik Konuşulmamalıdır
- Sahabelerin (Eshab-ı Kiram'ın) Örnek Hayatı
- Diğer Hikayeler
- Kuran'dan Hikayeler
- Çocuk Hikayeleri
- Aşk Hikayeleri
- Sevgi Hikayeleri
- Dostluk Hikayeleri
Kuran'dan Hikayeler
Sahabelerin (Eshab-ı Kiram'ın) Örnek Hayatı
Osmanlı Padışahları







































































































































Osmanlı Hikayeleri
























