<$BlogItemBody$>
Garip bir adak!..Allah dostlarından biri olan Abdullah Kalanisi hazretleri bir defasında gemi ile yolculuk ederken şiddetli bir fırtınaya yakalandı. Gemide bulunan yolcu ve mürettebat dua ettiler ve birer adakta bulundular.
Abdullah Kalanisi’nin de bir adakta bulunması için kendisine işaret ettiler. O da, öyle söyleyenlere:
-Ben şu fani dünyadan alakamı kestim. Beni böyle işlere karıştırmayın, dediyse de dinlemediler ve adakta bulunması için ısrar ettiler.
“Fil eti yemeyeceğim!”
Onların bu kadar ısrarları karşısında o mübarek de:
-Eğer Allah beni buradan sağ salim kurtarırsa fil eti yemeyeceğim, diye onlara göre garip bir adakta bulundu.
Gemi mürettebatı ve yolcular:
-Hiç insan fil eti yer mi? Neden böyle garip bir adakta bulunuyorsun? dediler ve kendi aralarında bu zatın akli dengesinin yerinde olmadığına hükmettiler.
Bu konuşmalara kulak misafiri olan Abdullah Kalanisi:
- Şu anda gönlüme gelen budur. Ben de bu şekilde adakta bulundum, dedi.
Cenab-ı Hak onları şiddetli fırtınadan kurtarıp karaya çıkarttı. Orada günler geçmesine rağmen yiyecek buılamadılar. Açlıktan yıkılacak bir haldeyken bir fil yavrusu gördüler. Hemen onu öldürüp etini yemeğe başladılar, Abdullah bin Kalanisi ahdine ve adağına sadık kaldı ve fil etinden yemedi. Onlar:
- Burada zaruret var. Biz zaruret olduğu için yiyoruz. Sen de ye! dediler.
Filin ikramı!...
Fakat Abdullah bin Kalanisi onların sözlerini hiç dinlemedi. Gerçekten aç olmasına rağmen yine de o etten yemedi. Onlar fil etini yiyince aniden üzerlerine bir uyku hali çöktü ve uyuyakaldılar. Biraz sonra fil geldi. Yavrusunun kemiklerini orada görünce, önce uyuyanları tek tek kokladı. Üzerinde yavrusunun kokusu bulunan herkesi öldürdü. Sonra Abdullah bin Kalanisi’ye geldi. Onda koku bulamayınca sırtını çevirdi ve sırtına binmesini işaret etti. O da filin sırtına bindi. Onu bilmediği bir yere götürdü. Orada sırtından indirdi. Seher vakti bir cemaat ile karşılaştılar, cemaat onu alıp evlerine götürüp, misafir ettiler.