<$BlogItemBody$>
Zengin bir çift, Meksika'da bir tatil beldesine geldiler.Adam arkadaşlarıyla golf oynamak için golf sahasına yöneldi. Kadın yılda bir kez düzenlenen ve aradığı antika eşyaları bulacağına emin olduğu özel bir açık artırmaya davetliydi.
Kendisini açık artırmanın yapılacağı yere götürmesi için bir taksi çevirdi. Yolda taksi sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybetti ve bir at arabasına çarptı.
Hayvanlar ve at arabasının üzerindeki meyveler dört tarafa saçıldı.
Çarpmanın etkisiyle at arabasının üzerinde oturmakta olan 10 yaşında iki çocuk fırlayıp çalıların arasına düştü.
Kadın başından yaralanmış olduğu halde çocukların iyi olup olmadıklarını görmek için yanlarına koştu. Çocuklar sersemlemişlerdi ve kanlar içindeydiler.
Kadın yanlarına yaklaşınca korkuyla geri çekildiler.
Kadın onların güvenini kazanmak için dört küçük çocuğuyla çektirdiği bir fotoğrafını çıkardı. Fotoğrafı daha iyi görmek için kadına yaklaşan çocuklardan biri kırık dökük bir İngilizce ile sordu:
- " Sen anne?"
Kadın gülümsedi. " Evet, ben anne."
Çocuklar hemen kadının kucağına atıldılar ve ona sarılıp titremeleri geçene kadar öylece kaldılar. Kadın birinin bacağında derin bir yara olduğunu gördü.
Etrafta bez parçası bulamayınca pahalı elbisesinden bir pa koparıp yarayı sardı.
Taksi sürücüsü yardım getirmeye gitmişti. Hep birlikte beklerken yanlarında külüstür bir araba durdu. Sürücü, para verirlerse, onları güvenli bir yere götüreceğini söyledi.
Kadın " Memnuniyetle" dedi. Ama çocuklar meyvelerin yanından ayrılmak istemiyorlardı. Bunları satmak için pazara gidiyorlardı ve akşam eve elleri boş dönerlerse başlarına belâ açılırdı. Kadın çocuklara 25'er dolar verdi, bu yeter de artardı.
Hastaneye vardıklarında çocukları hastaneye kabul etmediler, ta ki kadın tedavi masraflarını vereceğini söyleyene kadar.
İki saat sonra işleri bitince kadın çocukları eve götürmek üzere bir limuzin çağırdı. Ne kadar şanslı olduklarını görüp sevinen çocuklar limuzine bindikten sonra aralarında İspanyolca konuşmaya başladılar.
Kadın duyduklarının tek bir sözcüğünü bile anlamıyordu, ama onların neşeli halleri hoşuna gidiyordu. Yolda bir yerde çocuklar sürücüden durmasını istediler.
Limuzinden inip küçük bir kızın devrilmiş oyuncak arabasını düzeltmesine yardım ettiler. Onu ve iki kız arkadaşını kendileriyle birlikte limuzine davet ettiler. Şimdi beşi birden hiç durmamacasına konuşuyorlardı.
Köye varana kadar çocuklar şoförü birkaç kere daha durdurup başka kızları da limuzine aldılar. Köye ulaştıklarında arabayı doldurmuşlardı.
Köyde çocuklar arabadan inip gözden kayboldular. Ama daha kadın oradan ayrılmadan yeniden arabanın çevresinde belirdiler. Her birinin elinde birer külah dondurma vardı.
Kadın, şoföre, " Neden değerli paralarını yabancılara dondurma alarak harcıyorlar?" diye sordu."
Ve bu küçük kızlara neden bu kadar kibar davranıyorlar?"
Şoför çocuklara döndü. Gülümseyişleri, yılbaşı ağaçları gibi ışıl ışıldı. Kadına sıkı sıkı sarılıp gururla yanıt verdiler, "Tenemos que cuidarles a ellas especialmente, porque algun dia ellas van a ser una madra para alguien."
" Ne diyorlar?" diye şoföre sordu kadın.
" Onlara özel bir ilgi göstermeliyiz, çünkü bir gün onlar da sizin gibi, birinin annesi olacaklar!"